ru8b.
Sen Dili Nedir, Sen Dili Örnekleri SEN DİLİ Karşımızdaki kişiyi suçlayan bir konuşma şeklidir. Cümleler sürekli ikinci şahsa göre çekimlenir. Sağlıklı bir konuşma tarzı değildir. Sen dilinin olumsuz özellikleri şu şekilde sıralanabilir 1. Kişiye kendini suçlu hissettirir. 2. Davranışa değil kişiye yöneliktir. 3. Karşımızdaki insanı savunmaya yönlendirir. 4. Tekrardan iletişim kurma isteğini ortadan kaldırır. kalbini kırar, kişiyi üzer. 6. Problemin neyden kaynaklandığının anlaşılmamasına sebep olur. Sen ve Ben dillerine örnek verecek olursak Sen dili -Sen geç kaldın, çok iyi bir fırsatı kaçırdım. Ben dili -Geç kalman çok iyi bir fırsatı kaçırmama sebep oldu, çok üzüldüm. …………………………… Sen dili -Çok dikkatsizsin, her zaman hatalarını düzeltmek zorunda kalıyorum. Ben dili -Sürekli yaptığın hataları düzeltiyor olmak beni çok yoruyor. Sen Dili Örnek Cümlelere Sizler de Katkı Yapabilirsiniz
SÜNDÜS ARSLAN AKÇA Gümüşhane ’Sen Öldürüyorken de Vururken de Güzelsin’’Gönülleri birleşenler! Selam sizlere! Uzaklarda dertleşenler! Selam sizlere! ….Hepinize sevgilerle coşkun selamlarSelam şanlı mazimize! Selam yarına! Selam zafer ordusunun silahlarına! Ey geçmişin yiğitleri! Selam sizlere Ey yarının şehitleri! Selam sizlere!Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş Anılmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhoş?Gümüşhane Belediyesinin 25. Uluslararası Kültür ve Turizm Festivali etkinlikleri kapsamında Hüseyin Nihal ATSIZ adına düzenlemiş olduğu ’ Geri Gelen Mektup Şiir Dinletisi’’ ile ilgili yazımıza yine onun dizeleriyle başlamak en ilk geldiğimde dostlarımız şehri gezdiriyor. Az bir yürüdükten sonra ’bitti’’ demişlerdi. Tabi ki bende ’Aaa bu kadar mıydı?’’ şaşkınlığı…Bu şehri zihnimde büyük tasavvur etmemi sağlayan neydi? Demek ki yüzölçümlerinin bir anlamı yokmuş. Bu şehir yetiştirdiği değerlerle büyümüştü gözümde. Şehirleri besleyip büyüten, nesilden nesile taşıyan yetiştirdikleri fikir, düşünce ve sanat insanlarıdır. Bu topraklar da oldukça velût. Bu şehir bir Hüseyin Nihal Atsız, bir Dilaver Cebeci yetiştirmişti. Bu şehirden bir Nurettin Özdemir, Vasfi Mahir Kocatürk, Nejdet Sancar geçmişti. Ve yine bu şehir Mustafa Çalık’ı, Hışır Osman Nebioğlu’nu, Turan Tuğlu’yu, Zekeriya Çavuşoğlu’nu, Hüseyin Kerim Ece’yi ve bu dinletinin baş mimarı kıymetli hocam Talat Ülker’i yetiştirmişti. Ve daha niceleri…Dinletiye yurdun birçok yerinden davetli şair katıldı. Bu şairlerin birçoğu ile daha önce karşılaşma şansımız olmuştu. Bir kısmını da bu etkinlikte tanıma onuruna erdik. Dinletilerin bir güzel yanı da aynı dili konuştuğunuz, şiir üzerine edebi bir muhabbeti yakalayabildiğiniz yazar ve şair dağarcığınızı genişletmesidir. Şair ve şiir üzerine yapılan söyleşilerle çoğalarak şehrinize dönüyorsunuz. Şairler topluma aykırı bir ruha sahiptirler. Kimisi toplum baskısını delmeyi becerir kalemiyle davranışlarıyla bunu sergiler, kimisi de bu baskıya sükutuyla tepki kor. Kalemini okuduğunuzda da sık sık frene bastığını görürsünüz. Sonunda mı balatalarından o iğrenç koku yayılmaya başlar. Onlar ki dünyanın ve yaşamın kaosunu şiirle göğüsleyenlerdir. Bırakalım kalemlerini özgürce günü önce başkanlığını Talat Ülker hocamızın yaptığı Türk Ocağı derneği ziyaret edildi. Bu arada davetli şairlerin de tamamı şehre gelmişti. Aynı zamanda Şehrengiz Dergisi’nin yayın yönetmenliğini de yapan hocamız kültürel hizmetleri ve kalemiyle il içi ve il dışında memleketini en iyi şekilde temsil şehir merkezinde bulunan Atatürk Parkında yapılacaktı. Şairler dinleti başlayana kadar açık havada çay eşliğinde muhabbete devam ettiler. Çay demişken burada çay söylediğiniz zaman süzgeçli mi süzgeçsiz mi olduğunu muhakkak belirtmelisiniz. Gümüşhane’de çay süzgeçsiz ve küçük bardakla için bu parkın seçilmesinin özel bir anlamı da vardı. Gümüşhane Belediyesince yapılan ve Kültürel hizmetler için kullanılacak olan ’ Hüseyin Nihal Atsız Kültür Merkezi’’ de bu parkın geldiğimizde birden yüzümde koca bir gülümsemenin yayılmasına sebep olan Hasan Basri Kadakal hocamla karşılaşmak muhteşemdi. Kendileri ile Bayburt programında tanışmıştım. O da şehrine değer katan koca yürekli bir güzel insandı. Rabbim bu güzel insanların sayılarını önce festival kapsamında halk oyunları ekipleri farklı yörelerin oyunlarını sundular. Muhteşem bir görsel Talat Ülker hocamızın sunumunu üstlendiği dinleti başladı. Sırasıyla Ali Kemal Mutlu, Banu Sancak, Fahrettin Köseoğlu, Halil İbrahim Özdemir, Hışır Osman Nebioğlu, Bahri Sabancılar, Hüseyin Kerim Ece, İsmail Hayal, Mahmut Hasgül, Metin Yıldırım, Niyazi Karabulut, Sündüs Arslan Akça, Tacettin Şimşek ve Talat Ülker araya serpiştirilen türküler eşliğinde şiirlerini sonra plaket töreni yapıldı. Belediye başkanı Ercan Çimen şairlere teşekkür etti. Şiir dinletilerinin devamının geleceğinin sözünü verdi. Ve kültür merkezinin de yine şiir dinletisi yapıldığında şairlerle birlikte açacağını yardımcısı Mustafa Pala da şairlere teşekkür edip, şiirleriyle kalplerinin ferahladığını söylediler. Hüseyin Nihal Atsız’ın hemşerisi olmaktan da gurur duyduklarını boyunca bizleri en güçlü alkışlayan şehrin divanesi Hamdi ve yine parkta görev yapan engelli bir kardeşimiz de sahneye çağrılıp gönülleri alındı. Divaneleriyle ünlü bir şehrin kızı olmam hasebiyle onları anmadan geçmek istemedim. Şehrin divaneleri aynı zamanda şehrin velileridir. Gönülleri hoş bitiminde Hüseyin Nihal Atsız Kültür Evi gezildi. Ardından da halk müziği sanatçısı Ender Balkır’ın konserini dinledi 2. Günü kültür gezilerine ve bir de Torul da yapılacak şiir dinletisine ayrılmıştı. Önce Karaca Mağarası gezildi. Doğanın yeraltı sarayı Karaca Mağarası, ziyaretçilerine damlataşı şekillerinin en güzel en görkemli ve büyüleyici örnekleri ile yeraltında oluşturduğu gizemli dünyanın seyrini sunmakta. Oluşumlardan etkilenmemek mümkün sonra ’Yazın yağar kar başıma’’ türküsünün söz yazarı can ağabeyimiz Hışır Osman Nebioğlu’nun bahçesinde soluklandık. Şöhret ablanın güler yüzü karşıladı bizi. Mevsimin meyveleri, çay derken muhabbete doyum olmadan yola koyulmak gerekti. Muhabbetin de tadı damağında kalanı güzel değil miydi. Özlemi diri tutmak gerekiyor ki vuslatı Torul’u oldukça yukarıdan gören cam terasa geçildi. Kimimiz korkusuzca yürürken bazı şair büyüklerimiz aşağıya bakmadan sadece bir karelik poz için basabildiler. Seyir sonra programın olacağı mekâna geçildi. Şark köşesi usulü döşenmiş, samimi oldukça sıcak bir mekân hazırlamış Torul Belediyesi. Müzisyenlerimiz de yerini almıştı. Talat hocam Kerim beyin işinde oldukça profesyonel olduğunu söyledi. Türkü dinlerken kendinden geçen biri olarak ilk odaklandığım Kerim bey ve bağlaması oldu ve müziğin iç içe geçtiği tadında bir program yapıldı. Gümüşhane’deyseniz ikramlar arasında muhakkak köme, pestil vardır. Festivale de ismini verdikleri bu lezzetler burada ciddi bir iş alanı haline bitiminden sonra bir çay bahçesine geçiyor şuara. Olmazsa olmazımız çay bizim. Ve tabi ki çay muhabbetsiz, muhabbet de çaysız olmaz Anadolu’ vedalaşıp merkeze döndük. Akşam da Sema Doğan Tesislerinde olacaktık. İçinde bowling salonundan tutunuz, düğün salonu, restoran, bahçesi derken bayağı büyük bir tesis. Hatta ilk girdiğimizde Talat hocam ’Küçük diyorsun şehrimize, bak bowling salonumuz bile var’’ diye havasını bile yarım kalan muhabbete burada devam etti. Uzun süredir sosyal medyadan tanıdığımız yine Gümüşhaneli şair Zülfikar Yapar Kaleli bizleri ziyaret etti. ’Gülüşü Çalınan Ülke’’ adlı son kitabını etkinliğin daha son saatleriydi. Tam vedalaşma zamanı gelmişti ki daha önce arkadaşlarımızın tattığı ve hatta bir oturuşta 7-8 kâse yedikleri sütlaç aklıma düştü. Yemeden gitmeyiz diye tutturdum. Tabi ki biz 1 kâse ile membadan beslendiğin, aynı dili konuştuğun dostlarınla bir araya gelmenin verdiği mutluluk kadar ayrılığı da çok etkiler. Her güzellik sonludur ve biliyoruz ki her son yeni başlangıçlara gebedir. Sağlıklı olduktan sonra yine şiir bizi Anadolu’nun kadim bir şehrinde buluşturacaktır. Vedanın buruk havasına bürünüp yola koyulmanın da ayrı bir güzelliği var. Hele bir de yol arkadaşlarınız buna uygunsa. İlk olarak Kelkit’te mola verdik. Bizi meşhur ketesi, katmeri ve semaver çayı ile karşıladı gelişimde bir türlü görmenin nasip olmadığı Tomara Şelalesi’ne rotayı çevirdik. Gümüşhane’nin Şiran ilçesine bağlı bu şelale tam bir doğa harikası. Buz gibi suyuyla karşıladı bizi. Dağın içerisindeki 40 ayrı kaynaktan dökülen süt rengindeki köpük köpük sularıyla eşsiz bir seremoni yine yol….Bu etkinlikte bizleri davet eden, ağırlayan Gümüşhane Belediyesine; etkinliğin mimarı sayın Talat Ülker hocamıza; etkinlik boyunca ablasını yalnız bırakmayan tarihçi, yazar kardeşimiz Serhat Doğan’a; bize hanesinin kapılarını açan ve yine her daim yanımızda olan can ağabeyimiz Hışır Osman Nebioğlu’na; ekibin can dostu, samimiyetiyle gönlümüzde taht kurmuş ağabeyimiz, hocamız Necati Yılmaz’a; duruşundan, sükutundan hep etkilendiğim bilge insan Turan Tuğlu amcamıza; derneğin, derginin ve her güzelliğin yegane emektarı sevgili kardeşimiz Ender Ülker’e; duruşuyla, mertliğiyle, misafirperverliğiyle, çalışkanlığıyla dikkatimden kaçmayan halay arkadaşım muhtar Arzu hanıma sonsuz teşekkürler… Üzerimizde o kadar çok insanın emeği var ki, onlar etkinliğin asıl kahramanları…İsimlerini zikredemesem de zihnime ve yüreğime resimlerini alarak hoş, bulduğumuz hoş, dönüşümüz hoştu. Hoş kılana bin şükür.
Günlük yaşamda ailemizle, dostlarımızla veya iş arkadaşlarımızla iletişim kurarken, niyetlerimiz kadar kullandığımız dil ve üslup da önemlidir. Kimi zaman çok iyi niyetle yaklaştığımız kişiler üzerinde bile, kullandığımız dil ve üslup nedeniyle kırıcı etkiler bırakmamız olasıdır. Bundan kaçınmak için, "ben dili" ve "sen dili" konusunda bilgili ve duyarlı davranmamız faydalı olacaktır. Sen dili, iletişim halinde bulunduğumuz kişilere karşı suçlayıcı ve yargılayıcı üslup kullanımına denir. Sen dili sürekli olarak suçlayıcı ve yargılayıcı bir dil kullanımıdır. Bu tür dil kullanımı, karşımızdaki insanlar tarafından olumsuz gördüğümüz davranış veya haller hakkında değil, doğrudan o kişinin kendisini hedef alıyormuşuz gibi algılanabilir. Sen dili kullanımı yoluyla sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturmak zorlaşacaktır. Bu dil karşımızdaki insanların bizi doğru anlamasına engel olabileceği gibi, onlarda tepki göstermeye veya mücadeleci bir tavır içine girmeye yönelik bir davranış biçimine de yol açabilir. SEN DİLİ NEDİR? Sen dili, gündelik hayat içinde iletişim halinde bulunduğumuz kişilere karşı suçlayıcı ve yargılayıcı bir tavır içeren konuşmalardır. Bu tür dil kullanımı, ideal ve sağlıklı bir iletişim ortamı oluşmasına engel olur. Muhatabımızda olumsuz hisler ve düşünceler uyandırır. Bunun karşısında muhatabımız çoğu kez bizim anlatmak istediğimiz konuyu doğru anlayamayabilir. Kişisel bir saldırı ve mücadele ortamı varmış gibi algılayarak kendini savunmaya veya öç almaya yönelik bir tavır geliştirebilir. Buna karşılık, gündelik hayatta iletişim halinde olduğumuz kişilere karşı ben dili kullanımı ise daha anlaşılır, uzlaşmacı ve sağlıklı bir iletişim ortamının oluşmasına yardımcı olacaktır. Ben dili, duygu ve düşüncelerimizi karşımızdaki insanlara daha doğru ve sağlıklı şekilde aktarmamızı sağlar. Ben dili kullanarak karşımızdakini yargılayıcı veya suçlayıcı bir tavır yerine, duygu ve düşüncelerimizi karşımızdaki kişiyi kırmadan aktarmayı sağlayan bir tavır takınabiliriz. Ben dili, iletişim halinde olduğumuz kişinin kalbine ve vicdanına seslenmemizi sağlar. Ben dili kullanılarak kurulan iletişimde, yaşadığımız durumu ve bu durumun bize neler hissettirdiğini ve neler düşündürdüğünü karşımızdaki insana aktarırken, onu suçlayıcı bir tondan uzak durmuş oluruz. Ben dili sayesinde karşımızdaki insan içinde bulunduğumuz durumu, duygularımızı ve düşüncelerimizi daha iyi anlar. Böylece ideal ve sağlıklı bir kişilerarası iletişim ortamı oluşur. SEN DİLİ ÖZELLİKLERİ İletişim halinde olduğumuz kişilerle aramızda sağlıklı bir anlama ve doğru bir iletişim ortamının kurulmasını engelleyen sen dili, belli başlı özelliklere sahiptir Sen dili, suçlayıcı ve yargılayıcı bir tavır içerir. Karşımızdaki kişinin, bizim içinde bulunduğumuz duygu ve düşünce halini doğru anlamasına engel olur. Olumsuz algılanır, saldırı ve mücadele halinde olduğumuz hissi verir. Karşımızdaki insanda öfke ve mutsuzluk uyandırabilir. Kırıcı etkileri olabilir. Negatif bir imaj çizmemize neden olabilir. Ben dili kullanımı ise sen dilinin tüm bu özelliklerinin aksine, daha olumlu ve sağlıklı etkiler bırakacaktır. SEN DİLİ ÖRNEKLERİ Gündelik yaşamda olumsuz bir iletişim ortamı oluşmasına neden olabilen sen diline bazı örnekler Bu konuda hatalısın. Yanlış davranışlar sergiliyorsun. Neden bu kadar geciktin? Benimle böyle konuşamazsın! Tembellik ediyorsun, bu şekilde derslerinde başarılı olamazsın. Yaramazlık yaparak beni çok kızdırıyorsun. Karşımızdaki kişide olumsuz etkiler bırakabilecek olan bu sen dili örneklerinin yerine, farklı cümleler kurarak ben dili kullanabiliriz Bu konuda daha dikkatli davranırsan çok mutlu olurum. Bir dahaki sefer biraz daha erken gelirsen sevinirim. Benimle daha yapıcı konuşursan daha iyi anlaşabiliriz. Biraz daha fazla çalışarak derslerinde daha başarılı olduğunu görmek beri sevindirir. Bu davranışın beni incitti, daha dikkatli olursan memnun olurum.
sen ve ben dili örnekleri