raBjQph. Altınordu Futbol Akademisi’nde eğitimi sürürken TFF 1. Lig’de üç maçta başarıyla görev alan genç oyuncu, A Takım kadrosuna diploma töreni ile uğurlandı. Altınordu Teknik Direktörü Hüseyin Eroğlu’nun Yılport Samsunspor, Royal Hastanesi Bandırmaspor ve İstanbulspor maçlarında geçici olarak forma verdiği Furkan Metin, eğitim gördüğü Altınordu Futbol Akademisi’nden ALFA törenle A Takım’a uğurlandı. Başkan Seyit Mehmet Özkan’ın telefonla bağlandığı törende Furkan Metin’e ALFA Mezuniyet Diploması verildi, günün anısına küçük bir pasta kesildi, konuşmalar yapıldı ve sonunda da A Takım kadrosuna uğurlama yapıldı. Özkan "Anne ve babaya teşekkür ederim" Altınordu Futbol Kulübü Başkanı Seyit Mehmet Özkan, Furkan Metin’i yetiştiren anne-babasına herkesin huzurunda teşekkür ederek, “Babası yıllar önce onu kara kuru, bızdık bir çocuk olarak getirdiğinde Eti sizin kemiği benim demişti. Bu lafın önemini şimdi çok daha iyi anlıyorum. Vefalı insanlar ile vefasız insanlar arasındaki farkı, yıllar içinde yaşayarak öğrendim. Aile ve Furkan ile 10 yıla yakın zamanda birbirimize saygımızı hiç kaybetmeden birlikte yürüdük. Şunu hiçbir zaman unutmayın, sizler Altınordu forması ile değerlisiniz. Taş her zaman yerinde ağırdır” dedi. "Her tören en mutlu günüm" “ALFA’daki her mezuniyet töreni, benim en mutlu günümdür” vurgusu yapan Özkan, “Çağlar, Cengiz, Berke, Barış, Kerim, Muhammet Taha Tepe ve diğer evlatlarımızda da bu duyguları yaşadım. İnşallah, hızlanarak devam edeceğiz. Biz hayatı birlikte yaşıyoruz. Sizler benim yol arkadaşlarımsınız. Sadece mutluluklarda değil, üzüntü ve acılarda da beraberiz. Hayat sadece para değil çocuklar. Aslında hayat, üzüntüyü, acıyı, bir misyonu paylaşarak yaşayabilmektir. Hem ailesinde hem de ALFA’da iyi bir eğitim alan, her davranışıyla da bunu gösteren Furkan Metin’i inşallah A Milli Takım ve Avrupa’nın beş büyük liginde de izleyeceğiz” diye konuştu. Furkan Metin "Çalışmaya devam" Furkan Metin ise Özkan, ALFA idari ve teknik kadrosuna, Akademi personeline teşekkür ederek, “Küçük bir çocuk olarak girdiğim kapıdan, bir A Takım oyuncusu olarak ayrılıyorum. Bunda herkesin çok büyük emeği var. Yıllar önce buraya gelirken hep A Takım formasının hayalini kurdum. Bugün, artık buna kavuşuyorum. ALFA’da verilen eğitimin değerini, A Takım ile maça çıktığınızda çok daha iyi anlıyorsunuz. Bu nedenle herkesin çok çalışmaya devam etmesini diliyorum. Öğretmenler Günü’nde ALFA’dan A Takım’a geçişim ise benim için çok daha anlamlı oldu” dedi. Orhunbilge "Omuz omuza yaşıyoruz" Genç oyuncu, veda ve törenin ardından ise Kuşadası’ndaki A Takım Beytullah Baliç Yerleşkesi’ne taşındı. Furkan Metin’i kapıda Altınordu FK İcra Kurulu Başkanı CEO Barış Orhunbilge ile Teknik Direktör Hüseyin Eroğlu karşıladı. Orhunbilge, Furkan Metin’i yetiştiren ALFA ekibine teşekkür ederek “Altınordu A Takımı & Altınordu Futbol Akademisi Kaynaşma Sezonu” adını verdiğimiz dönemi, zorlu Koronavirüs döneminde de omuz omuza yaşıyoruz. 2020-2021 sezonuna girerken Yiğit Emre Çeltik ve Enis Destan'ı A Takım kadrosuna kazandıran ALFA, sadece Altınordu değil tüm Türk gençlerine umut ışığı oldu. Furkan Metin'in bugünlere gelmesine emek veren herkese teşekkür eder, daha nice gencimizi sabırsızlıkla beklediğimizi belirtiriz” yorumu yaptı. Eroğlu "Sonunda kazanacağımız biliyoruz" Altınordu Teknik Direktörü Hüseyin Eroğlu da her mezuniyet töreninin ayrı bir mutluluk olduğunu ifade ederek, şunları söyledi “Bu toprakların çocukları, kendilerine yeterli imkan ve fırsat tanındığı zaman neleri başarabileceklerini gösteriyor. Daha önce ülkemizde kimsenin yürümediği bir yolda, evlatlarımıza inanarak ısrarla yürüyoruz. Sonunda kazanacağımızı biliyoruz. İyi bir eğitim alan Furkan Metin de kendisine fırsat verildiğinde neler yapabileceğini kanıtladı. Aramızda olması büyük mutluluk.”
12-01-2017, 1633 1 Digiturku kablosuz yan odaya aktarmak Beyler salonda digiturkum var , odama tv koydum ama para verip 2. kutu almak istemiyorum... Kablo kirliliği oldugu için içeri odaya kablo çekmekte istemiyorum.. Elimde akıllı kumanda var , odamdan digiturk kumandasına bastıgımda sorun yok kanal değişiyor ordan alıyor yani... Amacım görüntüyü wireless olarak odama aktarmak... Bana lazım olan şu.. Vericiyi digiturke takıcam scart dan... Alıcıyı odam da tv ye takıcam scart dan... Ve görüntü ses gelecek... Şöyle bir alet buldum kumanda sinlayini bile gönderiyormuş.. Ama işe yarar mı kullanan varmı ? Boşuna 200 tl bayılmayayım Next Av Sender - Kablosuz Goruntu-ses Aktarıcı - Kargo ucretsiz GittiGidiyor'da 253272008 Rotary.. because we dont need many liters to kick u'r ass.. 12-01-2017, 1643 6 Benim peder yapmış onların evde. Ben pek randımanlı bulmadım. Arada çok mesafede yok ama görüntü çok sık bozuluyor. Koridordan biri geçerken bile ekileniyo belki onunki dandiktir bilmiyorum. En son iptv mi aldı oraya ayrı Everyday I ** çapuling...
Bolu'dan İstanbul'a dönerken "Yolumuzun üzerinden bir yer daha seçelim, uğrayalım, gezelim görelim" kafasıyla internetten civar haritasını açıp, öncesinde hiç bilmeden, fotoğraflarına bakmadan, incelemeden buldum Sülüklü Göl'ü. Ne de olsa pek çok gölle süslenmiş yemyeşil bir bölgedeydik. Haritaya göre Sülüklü Göl Mudurnu'ya yaklaşık 30-40 km. uzaklıktaydı. Normal şartlarda yarım saat kadar sürecek bir yol yani. Oraya da uğrayıp Sakarya - Akyazı üzerinden İstanbul'a dönerdik. Eşime haritayı gösterdim, her zaman olduğu gibi -özellikle gezi konusunda bana sonsuz güvenmenin, plan programı her daim üzerime yıkmanın etkisiyle- öylesine baktı, o da benim gibi yarım saat süreceğini düşündü herhalde, kabul etti. Mudurnu'dan yola çıktık. Yol tarifini de açtık. Göle ulaşmak için saat veriyordu. Ben nedense inanmadım Düz yolları geçip de Sülüklü Göl için orman yollarına sapınca neyin ne olduğunu anladık. Doğa gezilerine uzak olmak böyle bir şey sanırım. Bir tarafı uçurum olan daracık toprak yolda virajları döne döne tırmanırken, endişe kumkuması annemin korkusuyla ve eşimin "İstanbul'a geç kalacağız" dırdırlarıyla baş başa buldum kendimi. Hayır, işin kötüsü ikisine de katılıyorum ama belli etmemeye çalışıyorum İstanbul'a geç kalma endişesi araba kiralamış olmamızdan kaynaklanıyordu. 3 yıl önce arabamızı sattık, o tarihten beri yeni bir araba alma girişiminde bulunmadık. Orhun yurt dışına gittiğinden beri zaten iki kişiyiz, yani ufak çocuğumuz yok. O yüzden metrobüs, taksi, Uber, gerektiğinde kiralık araba, her birini kullanıyoruz. En güzeli eskisine göre daha çok yürüyoruz. Trafiğe takılmıyoruz, park yeri aramıyoruz, gereksiz otopark ücreti ödemiyoruz, benzin fiyatları artışı genelde etkili olsa da en azından arabamızın deposunu nasıl dolduracağız diye düşünmüyoruz, araç vergisi ve kasko vs. ödemiyoruz. Bir de eşimin İstanbul trafiğinde her an bir kavgaya karışabileceği ihtimalinden korkmuyorum İstanbul trafiğine maruz kalanlar benim ne demek istediğimi gayet iyi anlamışlardır. Kısacası yakın yerlere ufak tefek seyahatler istiyorsak araba kiralamak durumundayız. Çok kişi araba kiralıyor ama bunların içinde eşim kadar pimpiriği, kuralcısı az bulunur herhalde. Teslim saatini aşacağız diye gerildi de gerildi. Ki kesin öyle olacak diye bir durum yok. Sorun bir gün ücreti daha ödemek değil. Saat belliyse işler o saate kadar halledilecek. Ben de kuralcıyımdır, dakik insanımdır ama elde olmayan ve halledilebilecek sebepleri kafaya fazla takmamayı öğrendim. Önce sağlık olsun! Zaten eşime her gezinin son günü bir hâller olur, eve ulaşana kadar gergindir, uçuş saatine daha epeyi vakit varken bile bizi havaalanında koşturur Neyse, haydi ben alışkınım da yanımızda annem var, bir şey söylemek istemiyorum. Oflamalar puflamalar, "Az duracağız ama bak!" uyarıları eşliğinde çıktık Sülüklü Göl'e. Niye geri dönmediğimizi sormayın, belli bir noktadan sonra dönüş imkânı olmayan bir yol burası. Öyle ya da böyle, Sülüklü Göl'e vardığımız için, gördüğümüz için mutluyum bugün. Gergin dakikaların ardından muhteşem bir doğal güzellikle karşılaştık. Çeşit çeşit ağaçlarla çevrelenmiş şeffaf yeşil bir göl. Balıklara, suyun kenarında zıplayan kurbağalara, gölün ortasında kalmış ağaç gövdelerine... Hangi birine bakacağını şaşırıyorsun. Sülüklü Göl tektonik hareketler sonucu oluşan çukura dere sularının dolmasıyla oluşmuş. Ani çökme nedeniyle çukurun ortasında kalan çam, köknar ve meşe ağaçları ilginç bir görüntü oluşturmuş ki kışın kapalı havalarda oldukça gotik bir manzaranın meydana geldiği söyleniyor. Söz konusu ağaçlar 300 yıldır oradalarmış ve bunca yıldır çürümemeleri nadir rastlanan bir durummuş. Sülüklü Göl bitki ve hayvan çeşitliliği açısından özel bir ekosisteme sahip olduğu için belli bir zamana kadar koruma alanıymış. Sonradan tabiat parkı haline getirilip halka açılmış. Giriş ücretli. Haklı olarak bu duruma karşı olanlar var. Korunması gereken bir alan kıymet bilmeyenlerin kullanımına açılmamalı. Örneğin benim fotoğrafımda görülen duman, romantik doğal bir buğu ya da sis değil. Bildiğin mangal dumanı. Çok fazla insan yoktu, dumanı aşırı şekilde tüttürenlerden başka mangal yapan da görmedik ancak bir tek aile bile ortamı nasıl etkilemiş bu fotoğraftan anlamak mümkün. Tabiat parkının girişinde jandarma vardı. Böyle korunması gereken birçok yerde oluyor. Askerin işi gücü bırakıp kamp yapmayın, mangal yapmayın, yere çöp atmayın, hayvanlara zarar vermeyin, çevreyi rahatsız etmeyin demek için görev yapması bana çok tuhaf geliyor. Buna gerek olmalı mı? İnsanlar neden bunları zaten yapmamaları gerektiğini akıl edemiyorlar? Bir insan ülkesinin doğal güzelliğine neden zarar verir? Geçenlerde Instagram sayesinde ünlenen Salda Gölü'nde kamp yapılmaması için jandarmanın nasıl uyarı üstüne uyarı yaptığını ama yine de insanların dinlemeyerek çadır kurduğunu okumuştum. Durum bu! Sülüklü Göl'de kamp yapılabiliyor. Etrafı dumana boğan günübirlikçi aileden başka çok sayıda kampçı gençle karşılaştık. Motorsiklet grupları da vardı. Demek ki doğa dostu gençlerin bildikleri bir yer Sülüklü Göl. Kampçılar için yeme içme ihtiyacının karşılandığı bir yer görüp görmediğimi hatırlamıyorum ama WC vardı. Bunu azıyorum çünkü Instagram'da fotoğraf paylaşınca çok sayıda soru geldi. Çocuklarla gidebilir miyiz? Tuvalet var mı? Yolu çok mu kötü? Soğuk mu? Araba mahvolur mu? gibi gibi gibi... Aile ve çocuk alışıksa çocukla her yere gidilebilir. Yaz dahi olsa akşamları tabii ki serin olur. Yiyeceği içeceği önceden tedarik etmekte fayda vardır. Yol bize korkutucu gelmiş olsa da alışık olanlar için -yağışlı günler hariç- sorun teşkil etmez. Nitekim biz o gün akşam üstü saat beş buçuk civarı Sülüklü Göl'den ayrılırken yeni yeni gidenler vardı. Hava kararmaya başlamışken cesurca buldum doğrusu. Ama dediğim gibi bu endişe ve acemilik bizim fazlasıyla şehir insanı olmamızdan kaynaklanıyor. Yola çıkmazsan, her şeyi çok ince düşünürsen hiçbir şey göremezsin, gezemezsin, yaşayamazsın. Sorun yokmuş gibi çek! Sülüklü Göl'e otobüsler çıkamadığı için tur dahilinde gelenler belli bir noktadan sonra yürüyerek ulaşıyorlarmış buraya. O da keyifli bir seçenek olabilir. En iyisi ben şuraya bilgilendirme linki bırakayım, gitmeyi düşünüyorsanız benim yazdıklarım üzerine bir de oradan okuyun. Hem tüm anlattığım sebeplerden dolayı bende fotoğraf az ve çok iyi değil. Farklı fotoğraflar da görmüş olursunuz. Ben "İyi ki bu doğa harikasını görmüşüz" diyorum. Dönüşümüzü merak edenlere de İstanbul yolunda trafik olmasına rağmen varmak istediğimiz yere zamanında yetiştiğimizi, İstanbul'a dönüş yolunun Mudurnu'dan göle gelirken olduğu kadar uzun ve tehlikeli olmadığını, yine boş endişelere kapılıp beni gerdiği için eşimle iki gün konuşmadığımı söyleyeyim Hayır, yakınımız dahi olsa yanımızda başkaları varken tartışmak huyumuz değildir, o yüzden yol boyu gecikeceğiz diye düşünerek oflamaları karşısında la havle çekerek kendimi tutmak zorunda kaldım, evde tabii ki bunun acısı çıkacaktı. Hele de zamanında yetişmişsek Gezi yazılarının yüz karası olmuş olabilir ama bu da böyle iç dökmeli bir yazı oldu. Varılan yer kadar yolculuk da önemliydi değil mi?
Trabzonspor-Ankaragücü macı ilk yarıda de nigrise penaltı yapılıyor hakem devam ettiriyor. dakika 90 faul olmayan pozisyonda faul yaratılıyor gol oluyor.. Trabzonspor baskanı balans ayarı derken bunları kasteddi sanırım Bu kadar mı körsünüz? Trabzonspor'un kesin olarak skora etki etmiş hakem hatalarından 3 puanı gitti ilk yarı, Sivas ise 5 puan kazandı. Bu durumda bizim en yakın rakibimiz Sivasa 8 puan fark atmamız gerekiyordu. Bursa maçında metre ofsayttan gol yedik. İlk yarıda De Nigres e penaltı diyorsunda, Erman Toroğlu'da dedi, ilk yapılan harekette düşse penaltı ama ikinci harekette kendini özellikle yere atıyor ve hakem yemiyor. Ondan sonra Gökhan ceza sahasına giriyor ve AYAĞINA BASILARAK düşürülüyor ama hakem yine vermiyor. Bence ikisinide vermeme konusunda haklı. Son pozisyondaki KARAR KESİNLİKLE DOĞRUDUR! Maçı 90 dakika izlemeyip, forumlarda okuduklarınızla gelip Trabzon maçı hakemle kazanmıştır diyemezssiniz. Adam direk Isaaci düşürmek için vuruyor ve düşürüyor, adamın topla alakası bile yok! Sonuç olarak, ilk yarı hakem hatasından hiç bir puan kaybı olmayan GS, bu yarı bir 3 puan kaybetti diye ASLAN kesildi. Bizim ofsayt diye kesilen gollermiz sizde olsaydı nolurdu bilmiyorum. Ayrıca size oynanan bu oyunu kim tertiplemiş anlamış değilim Fenerbahçe mi? Hani Pazar günü 2 golü ofsayattan yiyen takım? Trabzonspor diyin, kahkahalarla güleyim ! Not Selçuk Dereli'nin Galatasaraylı olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Hile yapmayıp "K" dolarların hayallerini kurmayın.
yürüyoruz biz bu yolda digiturk