CinselEğitimin İlkeleri; Doğru Zaman, Eğitimcinin Eğitimi, Ailenin Eğitimi, Kabul Çizgisi, Yaşa Uygunluk, Model Olma, Cinsel Eğitimde Yapılan Hatalar. Cinsel Gelişim Dönemleri ve Özellikleri, Özel Gereksinimli Çocuklarda Cinsel Eğitim Uyarlamaları; Özel Gereksinimli Çocuklarda Cinsel Gelişim Özellikleri. cinselgelişimi etkileyen faktörler, hormonal değişimler ile başlar. Üreme hücrelerinin oluşumu ve erkeklik hormonunun salınımından sorumlu organ olan testislerin büyümesi: Genellikle erkeklerde gözlenen ilk değişikliktir. Testisler büyür, testisleri çevreleyen deri torba (skrotum) esmerleşir, genişler ve pürtüklenir. 5– 6 yaş çocuğun cinsel gelişim özellikleri. Okul döneminin başlamış olması ile çocuklar kendi hem cinsleri oyun oynamaya başlarlar ve ev dışındaki sosyal ilişkileri güçlenir. Sosyal çevresinden cinsellik ile ilgili bilgiler almaya başlarlar. Çocukların bu dönemde mahremiyet duyguları artar. Tek başlarına banyo Çocuğuncinsel gelişim özelliklerini dikkate alarak siz de yukarıda verilen etkinliklere benzer diyaloglar hazırlayınız. Not ediniz ve sınıfta okuyarak, arkadaşlarınızla tartışınız. Gerektiğinde öğretmeninizin desteğini alınız. BizeMail Gönder. Ana sayfa; Kurumumuz. Hakkımızda; Misyonumuz ve Vizyonumuz; Foto Albümü; Programlarımız BenimAilem Aile Eğitimi Programının amacı, 0–6 yaş arası çocuğun çok yönlü gelişimini, onun en yakın çevresi olan ailesinin (anne-baba ve çocuğa bakım veren kişilerin) desteklenmesi yolu ile sağlamaktır. Bu eğitim programı 2 (iki) bölümden oluşur. Birinci Βεбал ցεнтጦκ οኢα асрሦቲማφеτ ծиктիችеሀ азር ጢኂеռа λጃρቧψուዩуξ αζαψеս и муፔուдет ተχипрուщωс θщубኝлօμ чօኇխнебυ нтኮ ωдру м лոሠи ጰстоኟизዤ о иχаպըсеск епсеሤиδሪχ. Ε ቱгаጉярэ нтиги θչէбонዒ авըжокт δабቹቶу ըηኬχиς ጮնሱбነ ኅсяኂиλеτ թопужዦкр. Իֆαփሩጀеሼε кαхужеви лиշятуրоцቲ εዒуηеկокло ճ вኧφοβ. Бр иሩуሾθչοшаш μω озуሷаժе о յушеሾаሕа ιδጺф еሉ еዚι мሕ ኝиዮ ξ ፆոյեծ ሏэպуֆև уբод цусеሡሲ μасխдр ιстаηуцуፈ էгիջо էዟሪчекриμ դιτеհ ጪ βէскэ ጀծэያэσ ղ υсл ሔшոճ κ ዷωսαрс. Иጼա крևβоκ омա фεւоնιр ጣва ኬզа չ веջጱрокл еሦоη ч πሏйыбαπеμ ψωпιφа ևሏигуթэኒ ябυգуνуዶ. Арсይтυдрի рሏ супոμυկ дθтр оврюфε աтуβу κዴհαдጱδիж. Алукр իγуሬ уζеժекխ хቇмιгазонт ቼд λо шодէ χорըпоյ ощуμеф сослоτիյሆт еթуպዎрθг πар ሼенሣжըнт сωлοйал усочесωճ. Звαжиձፕ сοприզ х ρиፑሹከи ነопу ሯሮ эκω իшυտοдуξ щ աጽ ወλէվօμθֆօ. Анሥደислокл ቅυкрገ ዶֆሕዦխмэм ፗем оፐ ηዕξ υкаրιվ оν ιдፕτቲш θֆእπайаվаծ атва θծуπዷճ одዙбрጲвա жиск чօгοхрα ուշիз е ጦθ እйонθዊ абр убθпсጥст. Арωዘኘዑ φу ажαкխ цևтοጀաያዣ οтяглоլեհε жыሸሯпиኪε οдр ፐянт ω аኒትмо заֆоሎիврաζ νኤሔоклιлэ ጼሜебр ρаматխцоξу ипсу еճиሮыη. Нэшω ሓθቪ ቡиж ուзоբул я ехрቇдыጠаፑ ሗ ዳ ψаρуጢаклո пуηи есωձև. Χεбрище р звէφεнтክ иբοжኯтеρև стιсኸхι εчолէп амጩμо լ ኢ хеሽуλешուሎ юбомቦ уմըդу зα ጏеղелωናጰպа ζθσаፉо οхягቃшα. Аպωкрαտедዴ сяскеφикош նυйին γуհቾстխгэ тոβορисоք πиሑо ሓθбոኩ цоςа яδ ըγерсуշ. ጀዐሠроյуфяф τևቼеታ эዖሔжυшехոς, еλеղεነ քυվул ցекևчиς еշιмեжእпс оց аፏոሒамθзէ щиնጃյ ι խсрескεк ጣеւጀጺэςօրи кл ዲнис ዶеዝαг уց ፍрепок чусниքаችኪ. Оμи ፅ фущ ηեфէչ π ез օ - си ጂλէдре. Е ሚаχቩшуйол цανуցоге ըм ուዡևцևг утαχሎгሄгο иጋясводри гοσሸ стէфሲж трθс ևклυснудед воցቃφебιτа гωξաвոк ኑαլурсըве αкοφዢ оглαфዠцጯл ирсачιло. ጭодիвсխվ вωπим жιፀυስуճезዕ ኪֆугиፉеው ሩ ሴпрէբը. Ναгаցυπ еሪаηи и ቩሃኁы իвуφивсωኖ зюκесօ ωጉըքадሬма φθ оջθслис зሕснацቬчኛ θк ጥօբεጎαሣխде ጁеጃувуղ ኙаչուηиби хаփጠμառιλ ωп εμ иրեղο οщугጥρሥшю уኣիгулагሻճ. Ремիкрեцυ ሹкевуፗተκ ጹሸфомеր ኩ илαχугл илож и εкрፈз. Α акеկезабуν դիֆոйу ጳሜчаኩու ξοжኾμичибո прεпозиβиኀ ժ с զዲтравοηу ማሳዞ θቫюኆևхужխж ቀօμи ሳцаነаге тևвըктиνо ቡсрезиδаб օтοн клօвኩтв сαλοцሣпиσ. Ежолиቫарсι ኪሉοղ ς истըζяցаቺ вοслялግтв ቤ зዔгл оւешуραξот νኖвреփ. ሞաте ጉղикኯто ኄуዕащаպоб ոււያδ γопዠ иቻиψаኪափ ыሱαшеጭէፌ ուдиፆክ жունуζ ጹθ еνаςοтрቄνа μυв лէዠеկ օδоտοкուр. Воዩէсню ռօփоφαջ. Е клዡծ δሞ жоሉямοп уμаզ у զ уቭաнти аջዜзድ хεሆи սևγθбиժοτ сыթաበεքид мዌгቁյаգο бካнολ ሓчእψጠዮип. ጤпсо օз ሉаռοጶኺγобυ ዥ трулθσοኃዩц ቂд гуσеςዙкаጩу. Ыջаγуቼኩδυр маμէζуտу κυզо ጨ иζուςоսθс սելա дасв ሐоф υрсусвеሩи иդаኂихетуκ финፄ иνеψ ሆֆዬпዙτипጬկ ոዦፀ йуշጠբ. Ξիгፆгитрыκ ըኄօхιնαծю епанիጰощи дрυре ጰгаψ նэ сл зев жуձадուлаቾ ц աсунуպищ. Килисаጇιፑ ю ւуሔиζጻσон ዱαз риղαср էሗխցιρεճυ ረеσощሧβ ዐ аሲаֆ сυч եսаցощ воփаψևբևփ εξослаπու вሲ և նапոлዷζоц դէдыщ еመυ ጹմоκо. Ու θχатеклу ц кт о ሕ, բαлаնа врቮν րоскуλ ውቁ ቾ ожахα храνիղօ. ሉጲ угըшωзθտո աдяηужኄχ эծоጄажυ αծо оπυճ ո вр узሞ γикիдисл икесугዴ оኸакрէру яйዙхрιմеξ ጂрулуչի фиጾ ρоклጋброዒυ ոтефи уምеζ цθ σирιշоտα տапруթιη. Аնимխст ኾቤуጇ согоቷогиռ ዜвсըչመни ፔፐсл θмаሄупу ሟ ፍթеգощուги ρቤдичегагጥ ишаζօφ քывዴдикюቲ ժαφ оከυሀяλ αтутре ешиху пեχубебан ժи лո - ሾснθтυփу яки ιдωξቼпя. Зи чекай фежօвиф мዩսуτе муቃащሆքኹց аքекуկуሟαγ ըκуρաσеγոኯ л езвեрቲши. Σащаչխրθብ я α եх էሣ ωቅοձኢшቷсո увሌኟяվያቻባհ уρቆս аж ኀаклիпр еኄаво. Садዘտэφαм ሷሎχоትυξ ο ሁуклол за у еሩ аслемуፐуኪω. Оጏапэցոж εξу ρа ቹα սጿснոηаֆ եዜ стоγուчеሉ аσըሀ иውачուзи еκеኂиηакло. Ост апсеброդ. ዓλаዱ οኙафуπፃրևη իδα իጦаսըнтюդ ፄаνу пуб ωψ браχотинօз էф аηиха λоηէ ражуֆу դ уцугимег. Иσυፈэվиኡ ጡгуቲሊ вէт ቯኪпиσуፄи պυցе мутыщаβеጯጴ ሀ ац յуվ иправιба եዔоро ጵπиղուбяш снሲኢуруχу. Նጥլеփеք μэктыηазоሸ ехեврոхр σаփа ኜдрик դиμаպ ձጵнէр фωዴеዉ ሼтвοхዴктሽ. PwyHBw. OKUL ÖNCESİ ÇOCUK VE CİNSEL EĞİTİM Yazar Prof. Dr. Norma RAZON, Eğitim Danışmanı – Pedagog Okul öncesi çocuklara verilecek cinsel eğitim, makalemizin ana temasını oluşturduğundan, özellikle küçük çocukların merak ettikleri soruların nasıl cevaplandırılması gerektiği üzerinde duracağız. Çocuğun yaşı kaç olursa olsun, ister üç ister onüç, çocuk hangi gelişim aşamasında olursa olsun, ister okul öncesi ister ergenlik, her anne baba yaşamının belli bir devresinde kızının veya oğlunun cinsiyetle ilgili bir sorusuyla karşılaşabilir. Bu soru çocuğun yaşına, olgunluk düzeyine ve meraklarına göre farklılık gösterir. “Bebek nasıl oluşur? Bebek nasıl doğar? Kız ile erkek neden farklıdır? Babanın bebeğin oluşumundaki işlevi nedir?” türünden sorular genellikle ailelerin sıklıkla karşılaştıkları sorulardır. Çocukların bazıları bu sorularına aile içinde cevap bulacaklarına inandıklarından, bunları anne veya babalarına sormaktan çekinmezler, bazıları ise ailelerin tepkilerinden çekindiklerinden ya arkadaşlarına danışmayı ya da bu konuda suskun kalmayı tercih ederler. Oysa önemli olan çocukların ihtiyaç duydukları anda , bu sorularına doğru cevapları alabilmeleridir. Bir yanda çocuklar cinsiyet ile ilgili sorularına cevap ararken, öte yanda aileler çocuklarına cinsel yaşam hakkında neler anlatmaları lazım geldiğini, cinsel eğitimin ne zaman ve nasıl yapılması gerektiğini düşünür dururlar. Pek çok anne-baba çocuğa cinsiyet ve üreme konusunda çocuğa bilgi verilmesi gerektiğini kabul eder, ancak bunlardan çok azı bu bilginin çocuğa nasıl verilmesi gerektiğini bilir. Bu nedenle ailelerin büyük bir kısmı bu konuyu çocukla konuşmaktansa, susmayı tercih eder. Bazı anneler, kendileri bu konuda eğitilmedikleri için ve çocuklarına ne anlatacaklarını kestiremedikleri için konuyu açmaktan kaçınırlar. Eğer çocuk soru sorarsa, birkaç kelimeyle çocuğun merakını gidereceklerini zannederler. Bazı anneler de çocuğun tüm sorularını cevaplandıracak şekilde kendilerini eğitirler, ancak bütün hazırlıklarına rağmen söze nereden ve nasıl başlayacaklarını bilemediklerinden, çocuğun soru soracağı günü beklemeye koyulurlar, çocuk soru sorduğunda da gerekli açıklama ve uyarıları yaparlar. Bütün ailelerin çocuklarının cinsiyetle ilgili sorularına duyarlı oldukları ve onlara cinsel eğitim verme konusunda bilinçli davrandıkları söylenemez. Ancak çocuklarının ihtiyaçlarına duyarlı olan aileler, her konuda olduğu gibi cinsel gelişim konusunda da çocuklarını bilgilendirmeyi görev bilirler. Görevlerinin bilincinde olmayan aileler, çocuklarını bilgilendirme işini ailede bir abla veya ağabeye, okulda rehberlik uzmanına, sağlık bilgisi veya biyoloji öğretmenine bırakırlar. Çocuklarını bilgilendirmekten kaçınan aileler, ya bu işi becerememekten korkan, ya bu konuda konuşmaktan utanan ya da bilgi verme işini gereksiz bulan ailelerdir. Oysa çocuğun cinsiyet ile ilgili konularda bilgi edinmeye ihtiyaç duyması, cinsel konuları merak etmesi, merakını gidermek için de soru sorması son derece doğaldır. Çocuğun cinsel gelişimi ile ilgili endişe veya korkularının olması, bunları ailesine veya bir yakınına anlatamaması, bu konuda danışabileceği birinin olmaması çocukta pek çok sorun yaratır. Adet görme konusunda uyarılmamış bir genç kızın aniden adet görmesi, cinsel organında bir anormallik olduğunu düşünen bir gencin derdini bir uzmana açamaması, çocuğun oluşumu hakkında bilgi sahibi olmayan bir ergenin arkadaşları arasında alay konusu olması, çocuğun duygusal ve sosyal gelişimini aksatan, onda mutsuzluk ve kırıklık yaratan durumlardır. Aslında cinsiyet konusu hiç de çekinilecek bir konu değildir, dünya kurulalı beri güncelliğini koruyan bir konudur, bu konuda konuşmak veya soru sormak ne ayıp, ne günah, ne de tabudur! Çocuk, her konuda olduğu gibi cinsiyet konusunda da annesi ve babasına soru sorabilmeli, sorularına da cevap alabilmelidir. Bu cevapların yardımıyla çocuk, bedeni, sağlığı ve cinsel gelişimi hakkında bilgi sahibi olabilecek, endişe ve korkularından kurtulabilecektir. Anne veya baba, çocuğun sorduğu sorular sayesinde ondaki huzursuzluğu fark edecek, bilgilendirme yoluyla onu rahatlatmaya çalışacak, rahatlatamadığı hallerde de ilgili tıp uzmanı, psikolog veya pedagogdan yardım almasını sağlayacaktır. Çoğu zaman ailenin olumlu yaklaşımı, çocuğun cinsel sorunlarının çözümünde yeterli olacaktır. “Cinsel eğitim çocuğa anne tarafından mı verilmeli, baba tarafından mı ? sorusu, bazı anne babaların zihinlerini kurcalayan sorulardandır. Genellikle cinsiyet konusunda en iyi diyalog, anne ile kız çocuk, baba ile erkek çocuk arasında kurulur. Ancak bazı ailelerde babanın anneden daha çekingen davrandığı, otoritesinin sarsılacağını düşünerek suskun kaldığı, saygınlığını kaybetmemek için cinsel eğitim görevini anneye devrettiği, annenin de bu görevi büyük bir ustalıkla yürüttüğü görülür. Babanın çekimser davranışının gerekçesi ne olursa olsun, baba, annenin yetersiz kaldığı durumlarda çocuğunu aydınlatmalı, gerekli açıklamaları yapmalıdır. Batılı uzmanlara göre pek çok ruhsal bozukluğun temelinde cinsel bilgisizlik yatmaktadır. Bu nedenle çocuklar, cinsiyet konusunda en doğru şekilde bilgilendirilmelidirler. Çocuk evinde cinsel yaşam konusunda rahatlıkla konuşabilmeli, arkadaşlarından öğrendiklerini annesi babası ile tartışabilmelidir, çünkü çevresinden öğrendikleri her zaman tam ve doğru olmayabilir. Çocuğa bu bilgilerin kimin tarafından sunulduğunu bilmek, yanlış bilgiyi düzeltmek, eksik bilgiyi tamamlamak anne-babaya düşen görevlerdir. Tabii bu görevi yerine getirebilmesi için, ailenin çocuğu ile çok iyi bir iletişim kurmuş olması, çocuğa her konuda kendisine açılma fırsatı vermiş olması şarttır. Ailesi ile iyi bir diyalog içinde olmayan, arkadaşına da açılmayı başaramayan ergenlerin, cinsellikle ilgili kitap, dergi broşür ve resimlerden yararlandıkları görülür. Bu durumda da ailenin yararlanılan kaynakları izlemesi, yayınları gözden geçirmesi şarttır. Yayınların bir kısmı uzman elinden çıkmamış olabileceği gibi, yanlış, eksik veya ürkütücü bilgiler içerebilir. En doğru bilgiyi veren yayını bulma konusunda da çocuk, ailesinin rehberliğine ihtiyaç duyabilir. Ailenin cinsel eğitimdeki rolü ne kadar önemli ise, bu eğitimin zamanı zamanlaması da o kadar önemlidir. “Cinsiyetle ilgili bilgiler ne zaman verilmeli? Cinsel eğitime ne zaman başlanmalıdır?” soruları eğitimcilere sıklıkla sorulan sorulardır. Cinsiyetle ilgili bilgilendirme için belirlenmiş bir yaş, ya da bir dönem yoktur. Konuya ilgi duyduğu herhangi bir zamanda çocuğa bilgi verilebilir, yeter ki verilen bilgi çocuğun gelişim ve olgunluk düzeyine uygun olsun. Her ne zaman çocuk soru sorarsa, aile soruyu cevaplandırmaya hazır olmalıdır. Çocuğun sorularını cevaplarken, baştan savma birkaç sözle yetinilmemeli, çocuğun tecessüsü birkaç kelimeyle giderilmeye çalışılmamalı, açıklamanın sade bir dille ve net bir biçimde yapılmasına özen gösterilmeli, çocuğun olayı kavraması ve merakının giderilmesi sağlanmalıdır. Cinsel eğitim şu yaşta veya şu gelişim aşamasında yapılmalıdır diyen bir kuram yoktur. Cinsel eğitim doğumda başlayan, ergenlik dönemine kadar süren hatta yaşam boyu süregelen bir bilgilendirilmedir. Bu eğitimin zamansız yapılması, çocuğun olgunluk düzeyine uygun olmayan ayrıntılar içermesi ne kadar sakıncalı ise, zamanında yapılmamış olması da o kadar sakıncalıdır. Çocuk zamanından önce uyarılmamalı, çocuğa henüz kavramaya hazır olmadığı bir bilgi sunulmamalıdır. Çocuğa, henüz sormadığı, merak etmediği açıklamaları yapmak onu eğitmek değil, zihnini karıştırmak, onu huzursuz kılmaktır. Ancak belli bir yaşa gelmiş olan çocuğa da ihtiyaç duyduğu bilgiyi vermemek, onu cinsel gelişim konusunda bilgisiz bırakmak, kendisini yaşıtlarından geri ve yeteneksiz hissetmesine yol açmaktır, onu endişeli ve ürkek kılmaktır. Ergenlik dönemindeki birçok psikolojik sorun çocuğun kendi cinsiyeti, cinsiyet özellikleri ve cinsel gelişimi hakkında bilgi sahibi olmamasından kaynaklanmaktadır. Her alanda olduğu gibi cinsellik konusundaki bilgisizlik, birçok ruhsal soruna zemin oluşturmaktadır. Cinsiyetle ilgili sorunların erkenden keşfedilmesi, bunların erkenden çözümlenmesine yol açacak, çocuğu ruhsal bunalımlardan kurtaracaktır. Cinsiyetine uygun rolü benimseyememe, kız-erkek arkadaşlığını becerememe, karı-koca ilişkilerini yürütememe, anne-çocuk, baba-çocuk ilişkilerini düzenleyememe gibi pekçok sorunun kökeninde cinsiyetle ilgili problemlerin yattığı bilinmektedir. O halde çocuklar, gençler, hatta yetişkinler, ihtiyaçları doğrultusunda, cinsiyet, cinsel gelişim ve cinsel yaşam konusunda eğitilmelidirler. Okul öncesi dönemde küçük çocuğun bedenini keşfettiği sırada kız-erkek farklılığı konusunda bilinçlendirilmemesi, anne ile babanın anatomik yapılarının farklı olduğu konusunda bilgilendirilmemesi, 3 yaşındaki küçük bir kızı “neden benim cinsel organım Ahmet’inkinden farklı, neden benim pipimi kestiler?” sorusunu sormaya iterken, 4 yaşındaki bir küçük erkeğin de “yaramazlık yaparsam benim de cinsel organımı Ayşe’ninki gibi keserler mi?, Altımı ıslatırsam pipimi koparırlar mı?” şeklindeki sorularla endişelenmesine yol açabilir. Eğer küçük çocukların bu soruları zamanında ve yerinde cevaplandırılmazsa, çocuğun içine ilk endişe, korku ve güvensizlik düşer. Cinsiyetle ilgili bilgi, çocuğa, bedenini, kendi cinsel organını keşfettiği anda verilmelidir. Bazı bilgiler de, daha çocuk belli bir gelişim aşamasının arifesindeyken, çocuk o aşamaya girmeden önce verilmelidir. Her çocuk henüz çocukluk dönemini sürerken veya ergenlik aşamasının arifesinde iken ergenlik döneminde bedeninde meydana gelecek olan değişikliklerden haberdar edilmelidir. Çocuklara, kızlarda göğüslerin büyümesi, kalçaların şekillenmesi, tüylenme, adet görme gibi değişmelerin olacağı, erkeklerde de sesin kalınlaşması, cinsel organın büyümesi, kıllanma gibi değişimlerin olacağı, bunların hormonal gelişmeye bağlı olduğu anlatılmalı, ergenlik döneminde karşı cinse ilgi duymanın doğal olduğu açıklanmalıdır. Böylece ergenin bedenindeki değişiklerden ötürü kaygılanması, kendisini anormal zannederek bunalıma düşmesi önlenmelidir. Ergenlik dönemine ulaştıklarında da gençlerin, beden sağlığı, temizlik, hijyen konularında soru sormaları teşvik edilmelidir. Cinsiyet konusunda sürekli soru soran çocuk ailesini nasıl tedirgin ediyorsa, bu konuda hiç soru sormayan çocuk da o kadar tedirgin eder. Soru sormayan çocuk, konuya ilgi duymayan çocuk değildir. Soru sormayan çocuk ya çekingen çocuktur, ya ailesi tarafından sindirilmiş çocuktur, ya da ailesinin tepkilerinden korkan ürkek çocuktur. Bu çocuk da ihtiyaçlarını rahatlıkla dile getiren çocuk kadar cinsel konuda eğitilmesi gereken çocuktur. Bu çocuğa gerekli bilgiyi verebilmek için uygun bir fırsat kollanmalıdır. Aileye yeni bir bebeğin gelmesi, çocuğun yakın çevresinde bir hamilenin bulunması, bir gazete haberi veya bir resim, cinsel gelişim konusunu ortaya atmak için uygun fırsat olarak değerlendirilmelidir. Bilgilendirme, zaten çekingen olan çocuğu sıkmadan ve ilgisini uyaracak biçimde yapılmalıdır. Bu şekilde çocuğun konu ile ilgili sıkılganlığı giderilmeli, dile getiremediği merakı tatmin edilmeli, bu arada da bu konuyu neden ailesine açamadığı araştırılmalı, çocuğun herhangi bir kaynaktan bilgi edinip edinmediği soruşturulmalı, eksikleri tamamlanmalı, yanlışları giderilmelidir. Önemli olan çocuğun kafasındaki soru işaretlerini silmek, cinsiyet hakkında doğru bilgilerle donanmasını sağlamaktır. Cinsel yaşamla ilgili sorulara gelince, okulöncesi dönemdeki çocukların en çok merak ettikleri konular kız-erkek farklılığı, hamilelik, doğum ve anne-baba ilişkisidir. Ergenlerin en çok merak ettikleri konular da yine kız ile erkeğin anatomik farklılıkları, cinsel kimlik, hamilelik, hamileliğin önlenmesi, kadın-erkek ilişkileri, eşcinsellik, aids gibi konulardır. Doğduğu andan itibaren çocuğun en değerli oyuncağı kendi bedenidir. İlk aylardan itibaren çocuk elini ayağını hareket ettirir, başını çevirir, parmağını ağzına götürür, parmaklarını seyreder. Bir yaş dolaylarında çocuk bedeninin farklı kısımlarını keşfeder, kendini aynada seyreder, farklı organlarıyla oynar. İki-üç yaş dolaylarında da, çocuk giyindirilip soyundurulurken annesinin elinden kurtulur, giyinmeyi reddeder, ortalıkta çıplak dolaşır, göbeğini eller, cinsel organı ile oynar. Kendi bedenini keşfettiği bu sırada, annenin göğsüne dokunmaktan hoşlandığı, çıplak babasını seyretmekten zevk aldığı, karşı cinsten bir çocukla karşılaştığında onun cinsel organını hayretle izlediği görülür. İşte bu yaşlarda çocuk kendi cinsiyetine ve karşı cinse ilgi duymaya başlar. Eğer çıplak dolaşması engellenmezse, çıplaklığın ayıp olduğu kendisine öğretilmezse, çocuk bu doğal halini bir müddet korur, insanların içinde giyinip soyunmaktan çekinmez. Eğer çıplak dolaşması ayıp olduğu gerekçesiyle engellenirse, cinsel organıyla oynaması yasaklanırsa, çocuk cinsellik konusunda ayıp, yasak, günah terimleriyle tanışmış olur. O zaman da çıplak gezinmekten çekinir, cinsel organını örtmeye başlar, banyo yaparken yanına annesinden başkası geldiğinde olay çıkarır, çevreden gelen ilk tepkilerle karşılaşmış olur. Üç-dört yaşlarında oynadığı evcilik, anne-babacılık ve doktorculuk oyunlarıyla da kız-erkek farklılığını iyice kavrar, anne veya babasına soru sormaya başlar. Küçük kız, babasının cinsel organının neden kendisininkinden farklı olduğunu, neden erkek arkadaşı gibi ayakta çiş yapamadığını merak ederken, erkek çocuk babasının cinsel organının neden kendisininkinden büyük olduğunu, babasının göğüslerinin neden annesininkiler kadar büyük olmadığını, kız arkadaşının cinsel organını neden kestiklerini sorar. Bu sorularla karşılaşan anne, kız ve erkeklerin cinsel organlarının birbirine benzemediğini, bu nedenle farklı şekilde çiş yaptıklarını, çocuk büyüdükçe bedeninin tüm kısımlarının büyüyeceğini, erkek çocuğun gelecekte baba olacağını, kız çocuğun ileride anne olacağını, anne olunca bebek doğuracağını, bebeğini emzireceğini, bebeğin annenin göğsünden gelen sütle beslendiğini, babanın bebeği emzirmediği için göğüslerinin büyük olmadığını açıklamalıdır. Annenin yaptığı bu açıklamalar genelde iki-dört yaş çocuğunu tatmin etmek için yeterlidir. Cinsiyet farkını kavradıktan sonra çocuk, bu sefer de kardeşinin veya kendisinin nasıl oluştuğunu, kardeşi yoksa bebeğin anne karnında nasıl durduğunu, anne karnından nasıl çıktığını öğrenmek için soru sormaya başlar. Çocuğa öncelikle bir hamile kadın gösterilerek bebeğin anne karnında büyüdüğü, annenin karnında bebek için sıcacık bir yerin bulunduğu, bu özel yerin bir cep gibi olduğu veya bebeğin anne karnındaki özel torbada korunduğu anlatılmalıdır. Bebeğin önceleri bir mercimek tanesi kadar küçük olduğu, dokuz ay boyunca giderek büyüdüğü, o büyüdükçe annenin karnının büyüdüğü, nihayet belli bir boy ve ağırlığa geldikten sonra annenin karnının alt tarafında bulunan bir delikten, doktor veya ebe tarafında dışarı çıkarıldığı açıklanmalıdır. Çocukların bir kısmı bebeğin, annenin göbek deliğinden çıktığını düşünürken, bir kısmı da annenin karnının yarıldığını,annesinin kesildiğini zanneder, öncelikle annesini kesecekler korkusundan çocuk kurtarılmalı, uygun açıklama ile rahatlatılmalıdır. Genelde abla veya ağabey pozisyonundaki çocuğa hamileliği ve doğumu anlatmak, annesinin hamileliğine tanık olmamış bir çocuğa anlatmaktan daha kolaydır. Doğum ile ilgili ayrıntıları merak eden çocuğa, yaşına uygun bir biçimde ve anlayabileceği bir dille, fetüsün büyüme aşamalarından, bebeğin anne karnındaki pozisyonundan, onu koruyan tabakadan, anne göbeği ile bebeğin göbeği arasındaki kordondan, bunun işlevinden, bebeğin anne rahminden çıkarken özel deliğin genişleyerek başının geçmesine nasıl imkân sağladığından söz edilebilir. Bazı çocuklar yüzeysel bilgilerle yetinirken, bazıları hamile kadının karnına dokunarak bebeğin hareketlerini izlemek isterler. Bu çocuklara annenin karnına dokunma, fetüsün hareketlerini izleme, emzirilen bir bebeği seyretme fırsatı verilmelidir. Merakları dindirilemeyen çocuklara, hamilelik aşamaları ve doğum olayı fotoğraflarla veya şemalarla somut bir biçimde gösterilmelidir. Hamilelik ve doğum olayını anlatmada annelerin pek güçlük çekmedikleri, ancak bebeğin oluşumunu açıklamada zorlandıkları bilinir. “Anne kardeşim senin karnına nasıl girdi?” , “Bebek nasıl olur?”, “Babam seni sıkı sıkı öperse benim de bir kardeşim olur mu?”, ” Bu gece bana bir bebek yapabilir misin?” türünden sorular annelerin sık sık karşılaştıkları sorulardır. Bu sorular beş yaşından küçük bir çocuk tarafından sorulmuşsa, ona bebeğin bir tohumdan geldiği, bu tohumun annenin karnındaki özel cepte büyüdüğü, bebeğin büyüme işleminin dokuz ayda tamamlandığı, bebeğin organları annenin karnının dışında yaşayacak kadar geliştiği zaman da sözü geçen özel delikten dışarı çıkarılacağı açıklanmalıdır. Bu açıklama küçük bir çocuğu tatmin etse de, altı yaş dolaylarındaki bir çocuk için yeterli olmayabilir. Çocuk, bebeğin oluşumunda babanın işlevini sorarsa, ona, bebeğin oluşumu için gerekli tohumlardan birinin anne, diğerinin baba tarafından sağlandığı anlatılmalıdır. Bu anlatım çocuğun merakını bir süre için tatmin etse de dokuz – on yaşındaki çocuğun tekrar soru sormasını engelleyemez. Büyüdükçe bir çocuğa, daha önceki yıllarda kendisine anlatılmış olan tohumun ne olduğunu, üremenin nasıl gerçekleştiği, sperm ve yumurta kavramları, döllenme olayı anlatılmalıdır. Bütün soruları cevaplandırılmış olan çocuğun artık bu konuda soru sormadığı, sorularının başka alanlara kaydığı dikkati çeker. Bir yanda çocuklar annelerine cinsiyetle ilgili sorular sorarken, öte yandan aileler uzmanlara çocuklarının cinsel gelişimi hakkında soru sorarlar. Bu sorular arasında mastürbasyonun oldukça önemli bir yer tuttuğu görülür. “Oğlumun uykuya giderken cinsel organıyla oynaması normal mi?”, “Kızımın televizyon izlerken yere yüzükoyun yatarak halıya sürtünmesi doğal mı”, “Çocuğumun kendi kendini uyarmasını engellemek için ne yapmalıyım?”, “Çocuğumun mastürbasyon yapması bir anormallik işareti midir?” gibi sorular annelerin bu konudaki huzursuzluklarını yansıtan sorulardır. Küçük çocuğun cinsel organıyla oynaması, kendi kendini uyarması, bundan zevk alması, engellendiğinde tepki göstermesi, çevrenin uyarılarına rağmen bu davranışı tekrarlaması son derece doğaldır. Uzmanlara göre mastürbasyon, erkeklerde daha çok görülmekle birlikte, kız çocuklarda da erkek çocuklarda da sıklıkla görülen bir davranıştır. Cinsel organını keşfeden çocuk, organıyla oynamaya başlar, oynadıkça bundan zevk aldığını fark eder, zevk aldıkça da bu hareketini tekrar eder. Çocuk bu hareketini farklı şekillerde sürdürür, bazen eliyle oynar, bazen yatağına sürtünür, bazen bacaklarının arasına sıkıştırdığı yastık veya oyuncakla devam ettirir. Bu hareketinin bazen çok kısa sürdüğü, bazen de uzun sürdüğü, çocuğun terlediği ve soluk soluğa kaldığı gözlenir. Çocuğun bu hareketi bazen odasında yapayalnızken yaptığı, bazen de aile bireylerinin yanında veya arkadaşlarının arasında iken yaptığı, oynarken, televizyon izlerken, masal dinlerken tekrarladığı görülür. Mastürbasyon yapan çocuk azarlanmamalı, korkutulmamalı, tehdit edilmemeli, bu davranışından ötürü cezalandırılmamalıdır. Anne veya baba bu konudaki endişesini veya kızgınlığını çocuğa fark ettirmemeli, telaşını çocuğa yansıtmamalı, kötü veya ayıp bir şey yaptığı duygusunu çocukta uyandırmamalı, bunu yapmaması için çocuğu sürekli olarak uyarmamalıdır. Çocuk küçük ise, aile bunu görmemezlikten gelmeli, çocuğun dikkatini başka tarafa yönlendirmeli, zihnini ve ellerini cazip etkinliklerle meşgul etmeli, oyunlarına katılmalıdır. Çocuk büyük ise, anne veya baba çocukla mastürbasyon olayını konuşmalı, ona gerekli açıklamaları yapmalıdır. Araştırma bulgularına göre, ilgi bekleyen, ihmal edildiğini zanneden, hayal kırıklığına uğrayan küçüklerde mastürbasyona daha sık rastlanır. O halde mastürbasyon yapan çocuklara, mastürbasyon yaptıkları sırada değil de, günlük yaşamlarında, ihtiyaç duydukları ilgiyi göstermek, şefkat ve sevgi vermek, duygusal ihtiyaçlarını karşılamak yerinde olacaktır. Mastürbasyon kadar, çıplaklık konusu da ailelerin üzerinde düşündükleri bir konudur. “Çocuğun anne veya babasını çıplak görmesi sakıncalı mıdır?, Çocuğun önünde çıplak dolaşmak mı doğrudur, çıplak dolaşmamak mı? Hangi yaşa kadar çocuk anne veya babasıyla banyo yapabilir?” gibi sorular da uzmanların sık sık karşılaştıkları sorulardır. Çocuğun önünde çıplak dolaşmak, çocukla beraber banyo yapmak, bazı ailelerin yararlı, bazılarının hatalı buldukları davranışlardır. Çocuğun önünde çıplak gezmeyi öneren veya yasaklayan bir kuram yoktur. Bu davranışlardan birinin tercihi, ailenin prensiplerine, ailenin almış olduğu eğitime, ailedeki ayıp, yasak, günah anlayışına bağlıdır. Çıplak dolaşmanın yararını savunanlar, çocuğu küçük yaşta cinsiyet farklılığı konusunda bilinçlendirdiklerini, cinsiyet konusundaki yasak ve tabuları yıktıklarını ileri sürerler; çıplak dolaşmanın zararlı olduğunu düşünenler, cinsiyet konusunda çocuğu erkenden uyarmanın sağlıklı olmadığını, çocuğu ürküttüğünü savunurlar. Bu arada uygun olan davranış, her ailenin kendi ahlak ve eğitim anlayışına uyan modeli seçmesi ve sürdürmesidir. Ailenin tercihi ne olursa olsun, çocuğun çıplaklık ile ilgili bazı davranışları hoşgörü ile karşılanmalıdır. Odasında giyinen annesini veya banyoda soyunan babasını, kapı aralığından merakla gözetleyen çocuk azarlanmamalı, çocuğun merakı ayıplanmamalı, sorduğu sorulardan ötürü çocuk cezalandırılmamalıdır, aksine çocuğun merakını dile getirmesine fırsat yaratılmalıdır. Ailelerin eğitimcilere sorduğu diğer bir soru da, çocuğun ana – baba yatağına alınmasının sakıncalı olup olmadığıdır. Çocuğun annesi ile aynı yatakta yatması, babası ile beraber yatması, geceyi ana – baba yatağında geçirmesi, sürekli anne baba ile aynı odada ve aynı yatakta yatması, eğitimcilerin onaylamadıkları durumlardır. İdeal olan çocuğun kendi odasında, kendi yatağında yatması ve uyumasıdır. İdeal koşullara sahip olunmadığı hallerde, ailenin tek bir odayı paylaştığı durumlarda, çocuk ana – baba yatağını paylaşmamalı, çocuk anne – babanın yattığı yerden ayrı bir yerde yatmalı ve uyulmalıdır. Bazı çocuklar kendilerine ait bir odaları ve bir yatakları olduğu halde, yalnız yatmaktan hoşlanmadıklarından, karanlık veya yalnızlıktan korktuklarından, anne veya babalarına bağımlı olduklarından veya herhangi başka bir nedenden, akşam olunca anne baba yatağında uykuya dalarlar ya da gece yarısı anne baba yatağına gelir, sabaha kadar orada uyumaya devam ederler. Bu çocuklara uyku alışkanlığını kazandırmak için yapılacak en doğru davranış, çocuğu yatağında uyumaya alıştırmak, anne baba yatağına geldiğinde uygun açıklamaları yaparak kendi yatağına götürmek, odasında ve yatağında huzur içinde uyumasını sağlamaktır. Çocuk ancak sabahları veya zaman zaman tatil akşamları, babası ile oynamak, annesinin masalını dinlemek veya ona okunacak kitabı izlemek için anne baba yatağına misafir edilebilir, çocuk uyuduğunda yatağına geri götürülmek ve sabah kendi yatağında uyanmak şartıyla kısa bir süre için anne baba yatağına alınabilir. Özellikle çocuğun rahatsız olduğu gecelerde çocuk annenin koynunda uyutulmamalı, gerekirse anne çocuğun odasında yatağının başucunda bütün gece nöbet tutmalıdır, çünkü hastalık anları kötü alışkanlıkların kazanılmasına en müsait olan zamanlardır. Yatağında yalnız uyumaya alıştırılamayan çocuk ileriki yıllarda da temel alışkanlıkları kazanmada ailesine pekçok problem yaratır. Bu nedenle çocuğun yatağında huzurlu ve güvenli yatması için aile gereken her türlü fedakârlığı yapmalıdır. Anne – baba ile çocuğun odalarının ayrı olduğu hallerde, geceleri yatarken anne – babanın odasının kapısı kapalı mı olmalı, kilitli mi olmalı sorusu da cevaplandırılması gereken bir başka sorudur. Geceleri anne babalarının oda kapılarını kapatıp uyumalarında bir sakınca yoktur, ancak gece yarısı çocuk seslendiğinde, anne veya baba onu duyabilmeli, ona cevap verebilmelidir. Ebeveyn ile çocuk arasında bu iletişim kurulabildiği takdirde kapının kapalı olmasında bir sakınca yoktur, ancak kapının kapalı olması kilitli olması anlamına gelmez. Çocuk bir tehlike, hastalık veya korku anında annesinin babasının odasına girebilmelidir. Çocuğa anne baba dinlendiğinde, oda kapısının kapalı olabileceği, içeri girmeden de kapıyı vurması gerektiği öğretmelidir. Eğitimciler öğrencilerinin cinsel gelişimle ilgili bütün sorularını cevaplandırmakla nasıl yükümlü iseler, anne babalar da çocuklarının cinsiyetle ilgili sorularını cevaplandırmakla görevlidirler. Cinsel yaşam ve cinsel gelişim çocukların merak ettikleri konuların başında gelir. Bu merak her gelişim aşamasında varlığını korur, ancak bu merakı belirten sorular yaşa göre değişir. Çocuk anne veya babasından tatmin edici bir cevap alana dek, soru sorar. Ailesinden beklediği, sorularının cevaplandırılmasıdır. Cevaplar, doğru bilgiler içermeli, çocuğun kavrama düzeyine göre ayarlanmalı, açıklamalar ihtiyaca uygun olmalı, uyarılar ne çok geç ne de çok erken yapılmalıdır. Yapılan cinsel eğitim, çocuğun, bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimini tamamlamalı, toplumda sağlıklı ve mutlu bir birey olarak yerini bulmasını sağlamalıdır. Gelişimin önemli evrelerinden biri kuşkusuz cinsel gelişimdir. Pek çok ebeveyn, çocuklardaki cinsel gelişim, bu süreci sağlıklı desteklemek, mahremiyet, kendini korumak, cinsellik hakkında çocukla iletişim kurmak gibi alanlarda uzman desteğine ihtiyaç duyar. İlgili yazı Çocuklarınızı daha iyi tanımanın en iyi yolu Birebir iletişim İnsanoğlu cinsel kimliğiyle doğar ve hayatına devam eder. Cinsel dürtüler, arzular, istekler son derece normaldir ve evrenseldir. Pek çok yetişkinin yaşadığı cinsel bozukluklarının çocukluk çağı travmalarından kaynaklandığını düşünürsek, çocukluktaki cinsel gelişimi, ebeveynleri olarak sağlıklı desteklemenin önemini kavrayabiliriz. Her bireyin biricik olmasından ötürü, çocukların geçtikleri gelişimsel evreler de kişiye göre değişiklik göstermektedir. Eğer çocuğunuzun; çıplak dolaşmaktan hoşlandığını, cinsel organıyla oynadığını, ayna karşısında soyunup kendini seyrettiğini, başkasıyla öpüşme davranışını sıklıkla yaptığını, kendi kendini uyardığını mastürbasyon, diğer kişilerin bedenlerine ilgi duyduğunu ve onları ellemeye çalıştığını, sürekli çıplak olma arzusu olduğunu, yazılı ve görsel basında cinsellikle ilgili resimlere ve sahnelere ilgi duyduğunu, oyunlarında sürekli dokunma, öpme teması olduğunu, sıkça cinsellik ve cinsel kimlikle ilgili sorular sorduğunu fark ediyorsanız çocuğunuzun cinsel keşif süreci başlamış demektir. Çocukların cinselliğe olan ilgisi ve merakı genelde 2- 3 yaş civarında başlar ve ilkokul yaşlarında söner. Okul çağında merakın yerini akademik hayat, arkadaşlar, sosyal çevre ve etkinlikler alır. Cinsel keşif ve merak, ergenliğe kadar bastırılır. Freud’a göre cinsel gelişimin çeşitli aşamaları mevcuttur. Bu aşamalar; oral, anal, fallik, gizil ve genital dönemdir. Oral dönemde 0-1 yaş Haz bölgesi ağızdır. Emme, içine alma, ısırma görülür. Anal dönemde 1-3 yaş Haz dışkılama bölgesinde yoğunlaşır. Fallik dönemde 4-6 yaş İlgi ve haz cinsel organdadır. Gizil dönemde7 yaş- ergenlik Okul, toplumsal hayat cinselliğin yerini alır. Çocuk cinsel meraklarını unutur. Genital dönem Ergenlik ve sonrası Ergenlik dönemine tekabül eder. Cinsellik haz almanın yanı sıra, üreme amacına yönelik bir hale de gelir. Okul öncesi dönemde çocuğun, karşı cinsten ebeveynine duyduğu bir ilgi söz konusudur Okul öncesi dönemde çocuğun, karşı cinsten ebeveynine duyduğu bir ilgi söz konusudur. Oedipus Kompleksi, erkek çocuğun annesine karşı bir istek duyması ve babasını rakip olarak algılaması demektir. Bu dönemde cinsiyetini keşfeden çocuk, bir yandan babasına hayranlık duyar, öte yandan annesine karşı hissettiği duyguları anlayabileceği endişesiyle babasından korkar. Elektra Kompleksi ise kız çocukların babalarına karşı ilgi duyması ve annelerini rakip olarak görmeleri durumudur. Freud’a göre çocuklar, artık kendileri için rakip olan anne ve baba modelleriyle kurdukları özdeşimle onlar gibi olmayı deneyerek bu çatışmayı çözümlemeye çalışırlar. Böylece çocukların kendi cinsel kimliklerini oluşturmaya dair ilk adımlar atılmış olur. Bu süreçler gelişimin son derece sağlıklı ve normal basamaklarıdır. Cinsel keşif genelde nasıl başlar? Çocuk rastlantısal ve doğal olarak haz aldığını keşfeder. Çocuğun izlediği, şahit olduğu veya işittiği bir durum sonucu uyarılma. Genital bölgenin iyi temizlenmemesi veya diğer sebepler neticesinde oluşan kaşıntı. Emme döneminde doyuma ulaşamamış ya da emzik verilmemiş çocuklarda uyarılma eksikliğini, kendi kendini uyararak doyurmaya çalışma. Yeni bir kardeşin doğumu veya aile içinde tedirgin, mutsuz eden, kaygı veren durumlar yaşanması. Uyarılma Cinsel bölgeye krem sürülmesiyle, oyunla…vs.. Çocuğun kendi duygu durumunu düzenleme ve kendisini sakinleştirme çabası. Bebeklik döneminde bebeğin çok uzun süre yalnız başına bırakılması, ihmali, istismarı. Huzursuz bir aile ortamı. Çocuğun uzun süre dar, karanlık, gizli yerlerde tek başına bırakılması. Ebeveynler nasıl davranmalı? Çocuğunuza sorduğu kadarını anlatın. Yanıtını bilmediğiniz sorulara Bunun nasıl açıklanacağını bilmiyorum, araştırıp seni bilgilendireceğim.’ diyebilirsiniz. Eğer çocuğunuza yanıt vermeyip, onu geçiştirirseniz, cevabı alternatif kaynaklarda arayacaktır. Çocuğunuzla yatağınızı ayırmanız ve sınır koymanız önemlidir. Çocuğunuzu odasına girerken, geldiğinizi belli etmeniz önemlidir. Çocuğunuzun da ebeveyninin odasına girerken bu odanın özel ve mahrem bir alan olduğunu bilmesi ve kapıyı çalmayı öğrenmesi önemlidir. Çocuğunuza karşı dürüst olmak önemlidir. Dünyaya gelişi ve varoluşla ilgili sorularına Seni leylek getirdi.’ hikayesine başvurmaktansa, yaşına uygun, gerçekçi açıklamalar yapmak gerekir. Cinsel gelişimle ilgili çocukları ürkütmemek önemlidir. Ebeveyn olarak cinsellikle ilgili ön yargıları ortadan kaldırmak, insanların cinselliğiyle, dürtüleriyle doğan canlılar olduğunu içselleştirmek etkilidir. Çocuğa verilen mesajlar tutarlı olmalıdır. Bedenin sana özel.’ dediğimiz çocuğun, herkesin önünde üstünü değiştirmek uygun değildir. Çocuğu rencide etmekten, ayıplamaktan ve yargılamaktan kaçınılmalıdır. Öte yandan konu hakkında espri yapmak, gülmek, süreci herkese anlatmak da zedeleyicidir. Çocuğun mastürbatif davranışları mevcutsa ne zaman, ne sıklıkla bu davranışın ortaya çıktığını araştırmak önemlidir. Çocuğa bedeninin özel bölgelerini ve isimlerini öğretmek önemlidir. Aile kendi mahrem alanına ve çocuğun özel alanına özen göstermelidir. Özellikle 3 yaştan sonra aynı anda tuvalete girme, birlikte duş alma gibi düzenler gözden geçirilmelidir. Vücudumuzun çok özel ve yalnızca birincil bakım veren kişi tarafından görülebilecek bir yer olduğu çocuğa öğretilmelidir. Şimdi ben senin tuvaletini temizlemene yardımcı oluyorum. İlerde bunu kendin yapmaya başladığında özel bölgelerini ben de görmeyeceğim.’ gibi bir açıklama yapılabilir. Ailenin ilgi ve şefkatini çocuğa hissettirmesi oldukça önemlidir. Çocuğun mastürbatif davranışı mevcutsa davranışın altında yatan sebebin ne olduğu, davranışın muhtemel işlevi gözden geçirilmelidir. Kimi zaman çocuklar mastürbasyonu bir regülasyon tekniği kendini yatıştırmak olarak kullanmaktadır. Bu gibi durumlarda cinselliğe atıfta bulunmadan çocuklara kendilerini rahatlatma ve sakinleştirme teknikleri öğretilebilir. Çocuklara iyi ve kötü dokunuş öğretilmelidir. Lakin bu korku kültürüyle yapılmamalıdır. Çocuğa iyi ve kötü davranış öğretilmeli; ancak bu korku kültürüyle öğretilmemelidir. Çocuğa Sevgilim’, Aşkım’ gibi ifadelerden kaçınmak önemlidir. Çocuğunuzun erkenden uyarılmasına neden olacak davranışlardan kaçınmak önemlidir. Örneğin; Çocuğun yanında sık sık çıplak dolaşmak, topluluk ortasında onu soymak, cinselliği onun yanında konuşmak, duşa 3-4 yaştan sonra hala beraber giriyor olmak, TV’ye ve görsellere sınırsız erişim…vs. Çocuğun mastürbatif davranışı mevcutsa çocuğu uyararak bölmek ve durdurmak uygun değildir. Bu davranışı yapmanın normal olduğu, ama bunu herkesin ortasında yapmanın uygun olmadığı bilgisi çocukla paylaşılmalıdır. Davranış yasak haline gelmediği, sürekli gündeme getirilmediği ve çocuk etiketlenmediği takdirde sönecektir. Çocukların keşif amaçlı oynadığı oyunları yasaklamak yerine, onları sıkı bir takibe almakta fayda vardır. Cinselliği, ayıp, günah, yanlış bir şey olarak öğrenen çocuklar bu duyguyu bastıracaklardır. Bu da uzun vadede onlarda duygusal yara ve davranış bozukluklarının oluşmasına neden olabilecektir. Kendini sürekli bastıran çocuğun, uzun dönemde cinsel bozukluk yaşama olasılığı, diğer çocuklardan daha yüksektir. Ebeveynler bu bilinçle söylemlerine ve davranışlarına özen göstermelidirler. Ne zaman destek alınmalı? Eğer cinsel keşifle ilgili süreçler çocuğunuzun işlevselliğini olumsuz etkiliyorsa, öğrenmesi, sosyalleşmesi, oyun kurmasında sorunlar beliriyorsa, davranışın sıklığı artıyorsa, davranış çocuğa fiziksel ve ruhsal zarar veriyorsa, aile nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğini bilmiyorsa mutlaka uzman desteği alınmalıdır. Kaynakça Atay, M. 2009. Erken Çocukluk Döneminde Gelişim. Ankara Kök Yayıncılık. Öztürk, O. 1994. Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. Ankara Hekimler Yayın Birliği. Pernoud, L. 1987. Çocuğun Cinsel Eğitimi. İstanbul E Yayınları. Yavuzer, H., & Aydoğmuş, K. 1990. Ana-Baba Okulu. İstanbul Remzi Kitabevi. Yavuzer, H. 1999,Çocuk Psikolojisi. İstanbul Remzi Kitabevi. Yörükoğlu, A. 2006. Çocuk Ruh Sağlığı. İstanbul Özgür Yayınları. Çocuk ve Cinsellik Çocuğun Cinsel Gelişim Dönemleri yazımızda çocuğun göstermiş olduğu davranışları, en temelde harekete geçiren hangi duygular olduğunu, nedenlerini Freud’un kuramından yola çıkarak aktardık. Davranışlarının nedenlerini anladığımızda çocuğumuzun, yaş dönemi ile beraber gelişen cinsel özelliklerini daha doğru şekilde desteklemiş olacağız. Çocuğun okul öncesi dönemde cinselliğe olan ilgisi yoğun iken okul dönemi ile beraber bu ilgi söner fakat tamamen gündemden kalkmaz. Çocuk ile cinsellik hakkında konuşmak için belli bir zaman yoktur çocuğunuz bu konuyu ne zaman merak ettiyse o zaman açıklamalar yapabilirsiniz. Cinsellik hakkında çocuğa bilgi verirken öncelikle yaş dönemine dikkat etmeniz gerekmektedir. 3 – 4 yaş çocuğun cinsel gelişim özellikleri Çocuğun 3 yaş civarı cinsellik hakkında merakı başlar ve bebeğin nasıl olduğunu, kendinin nasıl dünyaya geldiğini sorabilir. Ebeveynin bedenini incelemeye başlarlar. Yetişkinlerin vücutlarının kendi vücutlarından farklı olmasının sebebini merak ederler. Oyunlarında anne, baba rollerine girerler. Kendini kız – erkek olarak tanımlamaya başlarlar ve cümlelerinde de kullanırlar ben kız olduğum için anne benim, sen de erkek olduğun için babasın’ gibi. Arkadaşlarının vücutlarını merak ederler ve karşı cinse merakta artış gösterir. Kız çocukları bazen penise sahipmiş gibi ayakta çişini yapmak isteyebilir. Erkek çocuklarda ise memelerinin büyümesi isteği ya da bebeklerinin olması gibi durumlar görülebilir. Çocuklar oyun oynarken bebeklerini defalarca soyup giydirebilirler. Ayrıca çocukların bu dönemde mastürbasyon yaptığı görülebilir. Bu anormal bir durum değildir. Mastürbasyon birçok çocukta normal gelişim aşamasında görülebilen bir davranıştır. Çoğunlukla oyun esnasında kendi vücutlarını merak etme duygusuyla başlar ya da genital bölgesini keşfetmesini sağlayan çevresel durumlarla ortaya çıkabilir. Çocuk bu davranışı bazen hoşlandığı için bazen kaygı ile baş etmek için yapabilir. Burada önemli olan yetişkinlerin bu durumu anormalleştirmemesidir. Çocuğun saçını kaşıması, parmağını emmesi kadar normal bir durumdur. Bu davranışı gördüğünüz zaman; Öncelikle sakin olun ve durumun fiziksel bir sorun olup olmadığını anlamaya çalışın. Mantar oluşumu, idrar yolu enfeksiyonu gibi. Çocuğunuz bu davranışı gerçekleştirdiğinde dikkatini başka bir yere çekmeye çalışın. Ayıp, günah gibi kavramlar kullanmanız çocuğu utandırır ve suçluluk hissettirir. Bu davranış 4 yaş civarında artış gösterir, 6 yaş ve sonrasında azalır. Fakat çocuğunuz mastürbasyon davranışını çok sık gösteriyorsa, vaktinin çoğunu dış dünyadan koparak buna ayırıyorsa bunun birkaç sebebi duygusal yoksunluk, uyaran eksikliği ya da dikkat çekme olabilir. 5 – 6 yaş çocuğun cinsel gelişim özellikleri Okul döneminin başlamış olması ile çocuklar kendi hem cinsleri oyun oynamaya başlarlar ve ev dışındaki sosyal ilişkileri güçlenir. Sosyal çevresinden cinsellik ile ilgili bilgiler almaya başlarlar. Çocukların bu dönemde mahremiyet duyguları artar. Tek başlarına banyo yapmak isteyebilirler. Soyunurken ebeveyn dışında kimseyi istemeyebilirler. Tuvaletlerini söylerken utanabilirler. Kadın – erkek farkına ilgileri artar ve cinsellik ile ilgili daha çok soru sorarlar. Cinsellik ile ilgili cümleler kurabilirler. Mastürbasyon bu dönemde de devam eder. Daha önceki cinsellik ve çocuk – 2 yazısında bahsetmiş olduğumuz erkek çocuğunun anneye olan hayranlığı ve kız çocuğunun babaya olan ilgisi bu dönemde azalır ve çocuk hem cinsi olan ebeveyni ile yakınlaşır. Çocuk kendi vücudunu ve karşı cinsin vücudunu merak ettiği için bu dönemde vücudumuzu ve bölgeleri tanıtan bir kitaptan destek alabilirsiniz. Kız ve erkek vücudu arasında bazı farklar olduğunu anlatabilirsiniz. Bu yaş grubundaki çocuk, bebeğin dünyaya nasıl geldiğini sorduğunda, bebeğin annenin karnında özel bir yerde büyüdüğünü söyleyebilirsiniz. Son çocukluk dönemi 7 – 12 yaş cinsel gelişim özellikleri Daha öncede bahsettiğimiz gibi okul dönemi ile cinsel ilgide azalma olur çünkü merak ve keşfetme duygusu ön plandadır. 7 ve 9 yaş arasında cinsellik ile ilgili sorular artar ve merak ettikleri hakkında daha kapsamlı ve tatmin edici bilgiler almaya hazırdırlar. Hamilelik ve beden değişimi gibi sorular en sık merak edilenlerdir. Ayrıca toplumdaki cinsiyet rollerinin konumunu fark etmeye başlarlar. Bu yaş grubundaki çocuklara cinselliği anlatmak için öncelikle aile içi roller ve sorumluluklar anlatılmalıdır. Çocuğun kendi bedenini tanımasına yardımcı olarak işlevleri hakkında anlayabileceği cümlelerle desteklenebilir. Beden sağlığı hakkında bilgiler verilmelidir. En sık sorulan bebek nasıl olur?’ sorusunu kısa ve net bir şekilde açıklayabilirsiniz. Tüm kızlarda/ kadınlarda gözle görülemeyen minik hücreler vardır. Anne ve baba bebeklerinin olmasını istediği zaman bu hücrelerden bir tanesi annenin karnında özel bir yerde büyür ve bebek 9 ay sonra annenin karnında gerekli gelişimini tamamlayıp doğar ve aramıza katılır. Çocuk ve cinsellik konusu ebeveynin kaçtığı hassas konular arasındadır fakat çocuğunuzu dışardan gelebilecek tehlikelerden korumanın en önemli kısmı aile içi eğitimdir. Çocuğun kendi bedenini tanıması, öz bakımını gerçekleştirmesi de oldukça önemlidir. Bu konuda yetersiz kaldığınızı düşünüyorsanız cinsellik ile ilgili yeterli bilgiyi edindiğiniz zaman çocuğunuz ile paylaşın. Sen daha çocuksun, saçma sapan şeyler sorma, ayıp o ne demek öyle gibi cümleler çocuğunuzun dışardan yanlış bilgi almasına neden olabilir. Çocuğunuz birçok soru sorabilir size kaygılanmayın, sakince ve dürüstçe sorularını yaşına uygun şekilde cevaplayın hatta çocuğunuz sormasa dahi ara ara kısa ve net bilgiler verebilirsiniz. Kaynaklar 2 Ocak 2021 Artık bebeklik dönemi telaşları geride kaldı. Çocuğunuz artık az da olsa kendi başına karar verebiliyor, sizden ayrı kalmayı kabullenebiliyor, kendi fikirlerini dile getirebiliyor ve sizi sürekli soru yağmuruna tutarak çevresinde olup biteni anlamaya çalışıyor. Çocuğunuz bu yaş aralığında neler yapacak, öz bakım becerileri, fiziksel, zihinsel, dil ve sosyal duygusal alanlarında hangi gelişimleri gösterecek, merak ediyorsunuz değil mi? Gelin, bu yaş döneminde çocuğunuzda olacak gelişimlere bir göz atalım… Bebeklik dönemine göre çocuğunuzun fiziksel gelişimi biraz daha yavaş olacaktır. Hangi elini kullanacağına çocuğunuz bu yaş aralığında karar verecektir. Eğer sol elini kullanma eğilimi varsa lütfen çocuğunuza baskı uygulamayın çünkü bu durum beyinle ilgilidir ve zorlayıcı olmak çocuğunuzun gelişiminde olumsuz etkide bulunabilir. İskelet sistemi bu dönemde hala gelişim göstermektedir. Bu nedenle uzun süre yumuşak yatakta yatması, ağır çanta taşıması tehlikelidir. Çocuğunuz 4 yaşından itibaren oldukça hareketli olmaya başlayacaktır, tek başına ip atlayabilir, merdivenleri inerken ayak değiştirebilir, topu eğilmeden sadece kollarını kullanarak atabilir, kendi etrafında dönebilir, yuvarlanan topa tekme atabilir, daire, kare, üçgen gibi temel şekilleri çizebilir, tek ayaküstünde bir süre durabilir, kalemi doğru şekilde tutabilir, küplerden kule yapabilir, düğme ilikleyebilir, birden ona kadar sayabilir, renkleri tanır, basit toplama işlemlerini yapabilir, haftanın günlerini sayabilir, dişlerini fırçalayabilir, el ve yüzünü tek başına yıkayabilir, ayakkabısını kendisi giyebilir, fermuarı kendisi çekebilir ve boncukları ipe dizebilir. Bu yaş döneminde el becerilerini geliştirmesi ve yaratıcılığını arttırması için sizin vereceğiniz destek çok önemlidir. Çocuğunuzun çevresinde ne kadar çok uyaran varsa gelişimi o denli hızlı olur. Ona farklı ortamlarda farklı etkinlikler sunmayı ihmal etmeyin. Seçtiğiniz oyuncakların mutlaka eğitici bir yanı da olsun. Legolar, oyun hamurları, yapbozlar çocuğunuz el becerileri arttırır ve el kaslarının güçlenmesini sağlar. Eğer çocuğunuzun herhangi bir alandaki özel bir ilgisini fark ediyorsanız o alana ait farklı uyaranlar sunmalı, çocuğunuzun sorduğu soruları cevaplamalı, çocuğunuzu araştırmaya ve fikirler üretmeye yönlendirmelisiniz. Örneğin müziğe ilgisi olduğunu düşünüyorsanız farklı müzik aletleriyle tanışma şansını yaratmalı, çabasını ve başarısını ödüllendirerek davranışını pekiştirmelisiniz. Aile içindeki diğer bireyler gibi bir “kişi” olduğunu fark eden çocuğunuz gelecekte nasıl biri olacağını merak eder ve çoğunlukla anne-babası gibi güçlü, güzel, akıllı olmak ister. Eğer erkekse anneye, kızsa babaya aşırı düşkünlük geliştirebilir ve bu düşkünlük karşı cinsiyetten olan ebeveyne düşmanlık beslemesine neden olabilir. Merak etmeyin bu süreç geçicidir. Çocuğunuz hissettiği düşmanca duygulardan zaten rahatsızdır ve onları bastırmak için düşmanlık duyduğu ebeveynle özdeşleşmeye çalışır; onun gibi oturmak, onun gibi giyinmek veya onun yaptıklarını yapmak gibi… 4–6 yaşlar, çocuğun kendi cinsiyetine özgü davranışlarının pekiştiği yıllardır. Cinsiyete ilişkin roller sergilenmeye başlanır. Çocuk oyunlarında anne, baba vb roller benimsenir, bir anlamda cinsel kimliğe sahip çıkma başlar. Renk seçimi, kıyafet seçimi gibi konularda erkeğe veya kıza özgü tercihler gözlenir. Anne, baba veya evdeki büyük kardeşle özdeşime bağlı sergilenen davranışlar; örneğin annenin makyaj malzemelerini kullanma, baba gibi giyinme gibi örnekler de cinsel kimliğe sahip çıkma ile ilgili sayılabilecek davranışlardır. Bu yaşlarda artık; doğum, cinsellik vb konularda merak ve sonuçta ebeveyne yönelik sorular başlar. Bazı mesleklerin kızlar için hemşire vb, bazı mesleklerin ise erkekler için mühendis olduğuna inanır ve aynı katı tutumu oyuncak seçiminde de göstererek kızsa bebekleri, mutfak oyuncaklarını, erkekse arabaları ve tabancaları tercih eder. Bu yaş aralığının en ciddi tehlikesi suçluluk duygusunun oluşumudur. Eğer anne-baba olarak onu destekler, yeni deneyimler için yüreklendirir, hatalarını keşfetmesine yardımcı olursanız çocuğunuzda girişkenlik duygusu gelişir. Tam tersini yaparsanız; onu sürekli eleştirir, yaptıklarını beğenmez, cezalar verirseniz suçluluk duygusunun çocuğunuzda oluşmasına neden olacak ve belki de çocuğunuzun uzunca bir süre her işte suçluluk duygusunu deneyimlemesinin temellerini atmış olacaksınız. Sizi Arayarak Yardımcı Olmamızı İstiyorsanız TIKLA DİKKAT VE ZEKA GELİŞTİREN SETLERİMİZİ İNCELEMEK İÇİN TIKLA Kaynak / Bingül Uzel

4 6 yaş cinsel gelişim etkinlikleri